Sağlıkta Sorun ve Spor
Ahmet Cemal Ekentok' un köşe yazısı
Sağlık günümüzde, ekonomiden sonra en büyük sorunlarımızın başında yer alıyor.
Büyük büyük şehir hastaneleri yaptık.
Ama buralardan randevu alabilmek kelimenin tam anlamıyla inanın işkenceye dönüşüyor.
Bir yakınınız yoksa gerçekten bir arpa boyu yol almanız hemen hemen imkansız.
İnanın sağlık sistemindeki bu kargaşa insanları devlet hastanelerinden uzaklaşıp, özel hastanelere inanın yönlendiriyor.
Şehrin içerisindeki devlet hastanesi sayısının belki 10, belki 20 katı özel hastane bulunuyor, her semtte.
Ama özel hastaneler inanın parası var olan insanlar için.
Paranız yoksa tedavinizi yaptırabilmeniz için randevu sisteminden sıra ve gün alabilmek için çok uğraşırsınız.
Bunun neden yazıyorsun diyen arkadaşlarımız olabilir.
Geçtiğimiz günlerde Uludağ Üniversitesi Kardiyoloji bölümünden ilaç yazdırmak için randevu alabilmiştim. Telefon ve internetten alamadığım için bir arkadaşımın desteğiyle randevu alabildim.
Benden kalp sintigrafisi çektirmemi istedi kardiyoloji doktorum.
Bir doktorun yakını olabilmiş olsaydım bana hemen gün vereceklerdi.
Arkadaşlarımı tek tek saydım. Halen görevde olan profesör arkadaşlarımı ama randevuyu veren kadın arkadaşımız veremedi.
Verememesinin nedenini bana ‘birinci derecede yakın’ maddesine uymamasından olduğunu söyledi.
Bende saygı duydum.
Sonrasında randevuyu 27 Mart’a verdiler.
İlkini salı günü çektirdim.
Randevum 11.45’te idi,
Radyasyon yüklemesi yaptılar.
Tansiyon sürekli ölçüldü.
Kalbin yorulması nedeniyle turuncu odada dinlenmem gerektiği söylendi. Bekledim.
Sonrasında çekim için beklerken bir sorun olmadı.
Öğle tatili olmasına rağmen hiç ara verilmeden çekimler devam etti ve ben 14.30 civarında bekleme süremi de tamamlayarak hastaneden ayrılmıştım.
İlkinde istenilen sonuç alınamayınca ertesi gün beni 12.25’de bir kez daha davet ettiler.
İşte sorun burada başladı. Tek makine var. Bu makine ile hem kalp hem de guatr çekimleri yapılıyor.
Kalp çekimi 1 kez 15 dakikada bitiyor. Ancak guatr için yapılan çekimler 4-5 kez tekrarlanıyor.
Çağrılma saatim 12.25.
Beni çekim için içeriye aldıkları saat ise 15.45
Bir de bu çekim yapılırken en az dört saat aç kalmanız gerekiyor.
Ben sabah kahvaltımı 07.30 civarında yapmıştım. O saate kadar bir şey yiyemedim. Şeker hastası olduğum için ara öğün almam gerekiyordu. Alamadım.
Kan şekerim düştü.
Çekim olacak diye bir şey yiyemedim.
Sonrasında sıra bekleyen son kalp hastası olarak tam dört saat süren bir bekleyişten sonra çekim yapılabildi.
İnanı insan bu küçücük alanda beklerken gitmek istiyor.
Ama bin bir güçlükle alınan randevuyu düşününce sadece bekliyorsunuz. İçeriye girdiğimde çekimi yapan teknisyen arkadaşa niye bu kadar geciktiğimizi sordum.
Cevabı beni şaşırttı.
“Burada guatr için çekimlerde yapıyoruz. Her hastanın çekimi 3-4 kez tekrarlanıyor. Bu nedenle bu kadar gecikti” dedi.
Onun da yapabileceği bir şey yoktu.
Bir gün öncesinden çağrılan üç kalp hastası olarak maalesef saatlerce bekledik.
Bu arada radyasyon yüklemesi nedeniyle AXA Kupa Voley Erkekler Finallerini izleyemediğim için çok üzgündüm.
Ama bu güzel maçları canlı izlemek yerine televizyondan takip etmek zorunda kaldım.
Neyse;
Keşke üniversite ve devlet hastanelerimiz böyle cihazlardan bir tane yerine en az iki tane almış olsalar, sanıyorum hastalarda beklerken böylesine büyük işkence çekmezler.
NİLÜFER BELEDİYE ŞAŞIRTTI
Cengiz Göllü Voleybol Salonu’nda dün Nilüfer Belediyespor açısından sıradan görünen bir maç vardı.
Rakibi Vakıfbank.
Nilüfer Belediyespor’u 3-0 yense normal sezonu lider olarak noktalama şansı vardı. Fenerbahçe Opet- Eczacıbaşı Dynavit maçına göre
İdeal kadrosuyla geldi.
Ancak şunu göndüm ki Haluk Korkmaz’ın baş antrenörlüğe getirilmesinin ardından mavi yeşillilerin oyununda inanılmaz bir gelişme olmuş.
Üçüncü maçını oynayan Nilüfer Belediyespor bu maçlarda 2 galibiyet, 1 yenilgi alırken 8 set alıp sadece dört set verdi.
Aslında beni çok sevindiren olay ise kızların pes etmemeleri oldu.
Üçüncü set oynanıyor. Normalde Nilüfer Belediyesporlu oyuncuların pes etmesi gerekirdi değil mi?
Ben öyle bekledim.
İnanılmaz mücadele ettiler. Tam 60 sayılık ilk kez bir maça Cengiz Göllü Salonu’nda tanıklık ettim. Tam 38 dakika sürdü.
Bence bir voleybol sever olarak inanılmaz bir keyif aldım diyebilirim.
Keşke Nilüfer Belediyespor yönetimi Belçikalı baş antrenör Vital Heynen’i daha önce gönderebilmiş olsaydı.
Her neyse;
Nilüfer Belediyespor sezonu 7. Sırada noktaladı.
Klasman Grubu’nda ilk maçını 2 Nisan’da Bursa’da Galatasaray Daikin ile yapacak.
Bu maçlar önemli.
Nedeni ise ligi 5 veya 6. Sırada bitirmesi halinde yeni sezonda Avrupa kupalarından birinde Türkiye’yi temsil etme hakkını yaşayacak Nilüfer Belediyespor.
Bakalım voleybolcuların temposu Galatasaray Daikin maçlarında da devam edecek mi?
Bunu hep birlikte göreceğiz.