Engin Aksöz,”Sultanlardan olimpiyatlara kadar ihtiyaç molası!”
FIVB Milletler Ligi’nin en başından beri kötü oynuyorduk;
Çoğu maçtan sonra kendimizi ‘kendimiz bile’ beğenmiyorduk! Performansımız geçen yılın çok altlarında seyretse de ‘finallerde bambaşka bir takım olur, yine eser, gürleriz’ diye bekliyorduk ama bu kez evdeki hesap çarşıya uymadı.
FIVB Milletler Ligi’nin çeyrek finalinde Polonya’ya 3-2 yenilerek elenince, ilk kez turnuvaya yarı finalde veda etmek zorunda kaldık.
Kuşkusuz bu sonuca üzülmeyen kalmadı;
Kızlarımız üzüntüden perişan oldu, staffla, federasyon da;
Alıştırılınca ‘şampiyonluğun dışında’ hiç bir sonucu kolay kolay kabullenemeyen voleybol severlerle, normal sporseverlerin de bu skoru içine sindirebileceklerini tahmin etmiyorum.
Bir anda FIVB’nin en tepelerinden ortalara geriledik;
Karizmamızı da maalesef fena halde çizdiler;
‘Türkiye demek ki yenilmez takım değilmiş’ moduna girerek ne zamandır koro halinde tepinenlere de bir hayli malzeme vermiş olduk!
Sağlık olsun;
Bunlar sporun doğasında olan şeyler;
İlelebet kazanmak ve şampiyon olmak öyle sanıldığı gibi hiç kolay değil;
Bir gün gelir, son noktayı koyarlar.
Önemli olan o noktadan çıkıp, başarı öyküleri yazmaya daha güçlü bir şekilde dönebilmek;
Bana sorarsanız, göz kamaştıran performansımıza şimdilik bir virgül koyarak nadasa çekildik bekliyoruz;
27 Temmuz tarihinde başlayacak 2024 Paris Yaz Olimpiyatlarına eskisinden daha güçlü, daha diri, daha formda, daha moralli ve eksiksiz girerek şampiyonluğun en güçlü adayı olduğumuzu bir kez daha dosta düşmana göstereceğimizden asla şüphem yok.
Bizim ev de bir anda tarumar oluverdi bu sonuçla;
Başından beri kızlara sınırsız destek veren eşim ‘ne oldu bu çocuklara’ sorusuna kendince yanıt ararken;
Maçı sayı sayı çetele tutarak ve en ince detayına kadar izlemeye çalışan benim de yüreğim birden daralıverdi!
Totem olsun diye oturduğum sandalyeyi değiştirdim;
Yetmedi intikamımı yazdığım kalemle, kağıttan almaya kalksam da nafile!
Ne olacak şimdi?
Asalım, keselim, yerden yere mi vuralım bu sultanları?
Yok ben yapamam;
Bu kadronun ‘beceremediler’ diye pırıl pırıl kızlarının bir kalemde üstlerini çizmek; hem bana yakışmaz, hem de ayıp olur.
(Yeri gelmişken bir bilgi daha vermek isterim. Sultanlar organizasyonu altıncı sırada bitirerek, ayni zamanda son 6 sezonun en kötü derecesini elde ettiler)
Televizyon ekranından önce evlerimize, sonra gönüllerimize girmişlerdi geçen yaz;
Alkışlamış, ağlamış, bağrımıza basmıştık;
Bilende bilmeyen de Ebrar Karakurt, Melissa Vargas, Hande Baladın, Cansu Özbay, Gizem Örge ve diğerleri olmuştu;
Tek yürek olarak servis atmış, manşet almış, blok tutup, hücum etmiş;
Sözün özü adeta onlarla birlikte oynayarak maçları kazanmıştık;
Bütün bunları bir kötü sonuçla unutacak değiliz;
O zaman küsmek de, kızmak da yok;
Küçük bir ihtiyaç molası verdik; ihtiyacımız vardı çünkü;
Şimdi olimpiyatlara kadar olan süreçte sakatlarımız düzelecek, eksiklerimizi çalışacak telafi ettikten sonra yeniden yola daha büyük bir heyecan ve iştahla koyulacağız, hepsi bu;
Maçın hikayesine geçmeden önce kaptan Eda Erdem Dündar‘ın karşılaşmanın bitiminde yayıncı kuruluşun mikrofonuna söylediği şu kelimelere dikkatinizi çekmek isterim.
“Çok fazla sakatımız vardı. Olimpiyatlara kadar üç haftadan fazla bir süremiz var. Dinlenirken iyileşmeye ve açıklarımızı kapatmaya çalışacağız. Daha hırslı bir şekilde hazırlanarak Paris’e en iyi şekilde gireceğiz. Bu takım her şeyin en iyisi hak ediyor. Yapacağız, biz bu güce inanıyoruz”
Paragrafın son kelimesi takım arkadaşlarına duyduğu inancın en çarpıcı ifadesiydi Eda Erdem’in.
‘Biz bu güce inanıyoruz’ dedikleri;
Ebrar, Vargas, Derya, Tuğba, Gizem, Sinem, Cansu, Elif, Aslı ile kendisi de dahil olmak üzere kadroda kim varsa hepsi.
Sakat olduğu için Bangkong‘a getirilemeyen Hande Baladın’la, Zehra Güneş;
Elbette head coach Daniele Santarini dahil tüm staff;
İşte bu güç; kendi gücünün farkına vararak oynadığı geçen sezonda ve üç farklı kulvarda rakiplerini silindir gibi ezerek şampiyon olmuştu.
Polonya maçını turnuvanın diğer etaplarında olduğu gibi kendi standartlarımızın altında oynayarak tamamladık.
Manşetlerimiz başımıza bela oldu;
Pasörlere manşetten iyi top getiremediğimiz her hücumu ya bloklanarak, ya da direk hata yaparak tamamladık.
Blok performansımız ise vasata bile yaklaşamadı.
Vuran deldi geçti, seyrettik;
Ortadan ise doğru dürüst hücum edemedik.
Bu pozisyonda Aslı Kalaç‘ın pasörlerle uyumsuzluğu kolay sayılar kaybetmemize neden oldu.
Aslı iyi blok tutmasının dışında hücuma fazla katkı yapabilen bir oyuncu değil.
Ebrar durgun, Derya çok kötü oynayınca bütün sorumluluğu yine Melissa Vargas’a yükleyerek hücumları onun üzerinden yönlendirmeyi tercih ettik.
39 sayıyla Polonya’ya tek başına kafa tutan Melissa Vargas salonu ayağa kaldırsa da karar setinde iki kez üst üste bloklanması maçın kaderini belirleyen en önemli detayıydı bence.
Sadece bir oyuncu bağımlı kalıp (Melissa Vargas), diğer hücumculardan skor katkısı alınamaması turnuvaya çeyrek finalde veda etmemize neden oldu.
Olimpiyatlara kadar olan süreçte öncelikle file üstü / blok/ savunmamızı yukarıya çekmemiz şart.
Sağlıklı ve formda dönecek Zehra Güneş blok katkısının yanı sıra, ortadan kullanacağımız çabuk hücumlarda da önemli bir silah olacaktır.
Hande Baladın‘da 4 numarada Ebrar’ın vites küçülttüğü dakikaların telafisinde önemli bir back up oyuncusu pozisyonunda.
Es kaza Polonya’yı geçebilseydik, bu form dururumuzla bugün / dün / olimpiyat ve dünya şampiyonlukları titrine sahip ABD’yi zorlanmadan 3-0’la geçen formda İtalya’ya takılırdık.
Çeyrek final sınavına bizi çok iyi etüt ederek hazırlandığını her haliyle belli eden Polonya bu maçta tam bir maestro gibi oynayan tecrübeli pasörleri Wolosz’un ki köşe hücumcusu Styskiak ve Czyrnianska’yı iyi değerlendirmesiyle, oyunun kontrolünü elinde tutmasını bildi.
Maç boyunca iyi servis atıp, manşet alan rakibimiz, ortadan da Korneluk ile çabuk hücumları kolay sayıya dönüştürerek, karşılaşmanın momentumunu elimize geçirmemize engel oldu.
Şimdiden sonra yapılacak olan şey;
FIVB Turnuvasındaki başarısızlığımızı kafaya fazla takmadan Paris Olimpiyatlarına yoğunlaşmamız olmalıdır.
Federasyon, teknik kadro ile oyuncularımız en başından beri 2024’ü ‘olimpiyat yılı’ olarak öngörmüş ve asıl şampiyonluğu bu mecrada kazanmak istediklerini açıklamışlardı.
POLONYA-TÜRKİYE: 3-2
SALON: Indoor Stadium Huamark
HAKEMLER: Noemi Karina Rene, Joo-Hee Kang
POLONYA: Korneluk, Stysiak, Lukasik, Jurczyk, Wolosz, Medrzyk, Szczyglowska (L) (Smarzek, Wenerska, Czyrnianska, Lysiak)
TÜRKİYE: Cansu, Ebrar, Aslı, Vargas, Derya, Eda, Gizem (L) (Elif, Ayça, Tuğba, Beyza)
SETLER: 20-25, 25-22, 25-20, 19-25, 15-11
SÜRE: 1 saat 48 dakika
Milli Takımımızda Melissa Vargas 39 sayıyla kariyer rekoruna yaklaşırken, Ebrar Karakurt 14, Eda Erdem Dündar 9, Aslı Kalaç 17 sayı ile oynadı.
Polonya’da ise eski Fenerbahçeli Magdalena Stysiak 17, Korneluk 13, Lukasik 14, takımı adına X faktörü olan smaçör Czyrmianska ise 14 sayı ile karşılaşmayı bitirdi.