Engin AKSÖZ, “Bursalı Nilüfer;Avrupalı olacak mı?”
Yavaş yavaş play-off aşamasına doğru ilerleyen voleybol liglerinde en başarılı takımımız kim sizce?
Bu sporla alakası olmayanların bilmesine imkan yok elbette…
Ben de mutahaplarına soruyorum zaten…
Tamam salonlar pandemi nedeniyle kapalıydı; gelip de maç izleme fırsatı bulamadınız.
Ama voleybola meraklıysanız mutlaka alternatifini bulmuşsunuzdur.
Ya televizyondan;
Ya da yazılı medyadan…
Yalan mı?
Bir daha sorayım o zaman; en başarılı Bursa takımı kimdi sezon itibariyle voleybolda?…
Daha fazla uzatmadan yazalım; Sultanlar Ligi’nin çiçeği Nilüfer Belediyespor…
Yıllar sonra özlenilen yerde Nilüferli kızlar;
Bugün Kara Yolları THY’i yenebilirse eğer; garantilediği beşinciliğin bile üzerine çıkıp, dördüncü bitirme şansı az da olsa mevcut…
Gerçekleşirse; kapanıp giden Bursa BŞB’li bayanların bile başaramadığı bir sıralamanın kahramanı olarak Bursa voleybol tarihine isimlerini yazdıracaklar.
En kötüsünü düşünürsek; 5/8 eşleşmesinde karşı karşıya gelecekleri Sistem9 Yeşilyurt’u geçebilirlerse; Balkan Kupası’na katılmaları garanti.
Bir an için Federasyonun kıyak geçip; maçları Bursa‘ya aldığını düşünün;
Buradan şampiyon çıkarak CEV Challenge’de oynamak harika bir şey olacaktır.
Tıpkı bu kupada 2 şampiyonluğu bulunan Bursa BŞB’li bayanlar gibi.
Sıra Nilüfer‘e mi geldi acaba ?
Haydi inşallah…
Hele bir de dördüncülük olursa; direkt CEV Cup’da yer almak; rüya gibi bir şey.
xxx
Nilüfer Belediyespor’un Sultanlar Ligi’nde bu yıl elde ettiği başarısını çok önemsiyorum.
Bir kere diğerleri gibi avuçla para saçarak değil, hesaplı kitaplı hareket ederek ve mütevazi paralar harcayarak geldiler bulundukları noktaya.
Deneme, yanılma metoduyla ve en sonunda Can Dehri Dehrioğlu gibi, alt yapısı Vakıfbank olan, disiplinli çalışmayı prensip edinmiş, yerli yabancı oyuncu portföyü geniş potansiyelli bir antrenörle çalışma şansını yakaladılar.
Böylece yeni coachun yönlendirmesiyle; kulüp tarihinde ilk kez yerli, yabancı oyuncu transferlerinde maliyet en aza indirgendi.
Daha önemlisi; özellikle yabancı seçimindeki isabetin diğer kulüplere ders olacak kadar farkındalık yaratmasıydı.
Deyim yerindeyse nokta atışı hamlelerle; imrenerek bakılan bir yabancı portföyü oluşturuldu.
Özellikle ABD’li smaçör Sarah Wilhite’nın daha önce yaşadığı Avrupa deneyimlerinde başarısız olmasına karşın, Nilüferspor’da zirve yapan kariyeri; doğru kulüple, doğru hocayı bulmasının bir göstergesiydi diyebiliriz.
Normal sezonun en çok sayı yapan üçüncü yabancısı olan Wilhite; play-offlarda yine kadronun en önemli skor opsiyonu olmaya aday.
Bir diğer dikkat çeken transfer; Kanadalı orta oyuncu Emily Maglio idi.
Kariyerine plaj voleybolu ile başlayan Emily Maglio 3 numaradan hiç olmadığı kadar etkili hücumlar yaparken, uzun boyunun getirdiği avantajı da file önünde kurduğu güçlü bloklarıyla takımı adına fırsata dönüştürdü.
Tek handikap; çaylak sezonunda formasını giydiği Nilüferspor’a yeteri kadar katkıda bulunamayacağını ileri sürüp, affını isteyen smaçör Willow Johnson’un kadrodan erken kopuşuydu kuşkusuz.
Arada bir de olsa böylesi fireleri her kulüpte görmek olası.
Sözün özü; ABD’li smaçör sezonun şube adına ‘nazar boncuğu’ gibiydi.
Yerine transfer edilen Çan Gençlik Kalespor’un Brezilyalı smaçörü Ana Paula Borgo; üst düzeyde bir takviye olamasa da; kapasitesiyle orantılı maçlar çıkarttı.
Peki yerliler?
Kulüpte 3. sezonunu tamamlamak üzere olan pasör Buse Ünal zaman zaman performans dalgalanmaları yaşamış olsa da, sorumluluğu büyük pozisyonunda smaçörlerini gereğince oynatmasını bildi.
Buse’nin git geller yaşadığı maçları Nilüfer’in kaybettiğini belirtmekte yarar var.
Smaçörlerin köşeye atılan açık topları daha çok istediğini, orta oyuncunun da bel seviyesine değil, başının üstüne yönlendirilmiş yüksek paslarda ritmini bulduğunu söylersek; Buse’nin belirgin zaaflarının altını çizmiş oluruz.
İki köşe hücumcu Yasemin Yıldırım’la, Fulden Ural’ın parkenin içine girdikleri an itibariyle büyük bir özveriyle oynadıklarını söylemezsek haklarını yemiş oluruz.
Çok çalışkan, arkadaşlarıyla uyumlu, tam birer takım oyuncusu ikisi de.
Bir de 4 numarada Merve Tanıl sakatlığını daha çabuk atlatabilmiş olsa; takımın hücum performansı bundan daha olumlu etkilenecekti kuşkusuz ama; şans yakasını bırakmadı kızcağızın.
Şanssız bir başka isim de; normal sezonu geçirdiği ağır ameliyattan sonra hiç oynayamadan tamamlamak zorunda kalan Aybüke Özdemir oldu.
Sağlıklı bir Aybüke; uzun boyunun getirdiği fizik avantajıyla file önünde blok savunmalarına çok katkı yapardı diye düşünüyorum.
xxx
Yönetimin oyuncularına parasal noktada sorun yaşatmadığını öğrendim.
Ödemelerin ufak tefek gecikmelerle de olsa yerine getirilmesi, takımları mental ve moral bağlamında her zaman olumlu etkilemiştir.
Nilüfer Belediyespor‘un yıllar içinde olgunlaşıp, kulüp yönetiminde çıtayı yukarılara taşıdığına tanıklık etmek sevindirici kuşkusuz.
Şimdi bu uyumlu birlikteliğin; bir Avrupa Kupası katılımıyla taçlandırılması; hem camia, hem de Bursa bayan voleybolu için büyük bir adım olacak.
Dileriz yaşatırlar…
xxx
Sezonun pırıltılı başarısı; kadrodaki birçok oyuncuya talipler gelmesine neden oldu.
Özellikle smaçör Sarah Wilhite‘a içeriden dışarıdan çok sayıda kulübün; menaceri aracılığıyla büyük rakamlar teklif ettiği iddia ediliyor.
Pasör Buse Ünal’ın da ciddi anlamda isteyenleri var.
Parlayan, iyi oynayan her oyuncunun hakkıdır istenip, daha çok paralar kazanmak.
Ne var ki başarınıza süreklilik kazandırmak istiyorsanız; kadro istikrarını da korumanız gerekir.
Gidenler olursa da; yerlerine en az onlar kadar kaliteli yenilerini getirmek de yönetici ve teknik adam başarısına girer.
Sanırım Nilüfer camiasına ne demek istediğimi anlatmışımdır.
İnşallah hiç bir oyuncu bu sıcak aile ortamından başka bir yerlere yelken açmaz da; seneye Nilüfer Belediyesporlu bayanları; seyircili ve coşkulu ortamda maç oynarken seyretme şansı buluruz.
Engin Aksöz