Engin Aksöz, ” Neredesin Kunzler, neredesin Gicquel? “

Vodafon Sultanlar Ligi‘nin dibinden kurtulmak için çırpınan Nilüfer Belediyespor EKER; ‘kurtuluş reçetesi’ olarak öngördüğü ‘Beşiktaş’ın üzerine bir ekstra maç daha kazanma’ formülünü Galatasaray DAİKİN önünde de yaşama geçiremedi. (0-3)
Normal sezonun bitimine 4 maç kala; başını girdiği korku tünelinden bir türlü dışarı çıkartamayan Nilüfer‘in sultanlarının lige tutunabilmesi için; zorluk derecesi yüksek maçları nedeniyle kendisine en yakın takım gibi duran Keçiören Belediyespos Sigorta Shop‘un kalan haftalarda hiç kazanamaması, yanı sıra kendisinin de Bursa’da oynanacak Aras Kargo ve Sarıyer Belediyesi maçlarını kayıpsız atlatması gerekecek.
Kağıt üzerinde bugünkü maçın favorisi olan Galatasaray DAİKİN önünde takım olarak kafaca ‘nasılsa yeniliriz’ sonucuna endeksli bir şekilde mücadele eden ve ikinci set dışında performansını yukarılara taşıyamayan Nilüfer Belediyespor EKER, kazanması içinde gereken performansın çok uzağında oynadı.
Takımın sezon başından beri en büyük sorunu olan manşet karşılama bu maçın da özeti gibiydi.
Maç boyunda sürekli 1 ve 6 numaralara servis atan Galatasaray DAİKİN rakibinin bu zaafını iyi değerlendirerek hücumlarını istediği gibi şekillendirirken, Nilüferli kadınlar kötü manşetlerinin sonucu olarak ortadan ve köşelerden kendisine yetecek kadar olgun atak şansı bulamadı.
Sonuç itibariyle; derin ve potansiyelli kadrosuyla Galatasaray DAİKİN maçta egemen olan taraftı.
Servis kozu ile oyunu istediği yönlendirirken; her pozisyondan da kolay sayılar buldu.
Haftalık maç programının çakışması nedeniyle; sürekli basketbolu tercih etmek zorunda kaldığım Nilüferli sultanları iki yeni yabancısının yanı sıra, değişmiş antrenörüyle ilk kez birlikte izleme olanağı buldum!
Ne yalan söyleyeyim henüz tanışma olanağı bulamadığım yeni coach Burhan Canbolat ‘Acaba bir şeyleri değiştirebilir miyim’ çabasıyla kenarda kafa patlatırken; ayni enerji yerlisi, yabancısıyla sahanın içinde adeta yok gibiydi.
Veteran seviyesindeki bir smaçörle böyle bir ligin ağırlığını taşımazsınız.
Azeri asıllı Slovak smaçör Jana Kulan tam beklediğim gibi çıktı.
Olmayan bir atletizmle blok arasından boşluk yakalayarak bir iki topu öldürürsünüz belki ama; maçın genelinde Galatasaray gibi bir rakibe karşı bu kadarı size de, arkadaşlarınıza da maç kazandırmaya yetmez.
İkinci yeni smaçör İtalyan Anastasia Guerra daha iyisi getirilemeyince ‘son çare’ olarak alınmış, kullanma tarihi geçmek üzere olan sıradan bir yabancı.
Keşke bulunabilseydi de yerine bir yerliyi oynatılabilseydi hoca Canbolat; çok daha faydalı bir iş yapmış olurdu.
Sırp Bojana Milenkovic Anastasia transferinden sonra daha az düşünülen bir oyunca konumuna düşmüş.
Enerjisi yüksek, kalitesi iyi, atletizmi belirli seviyede oyuncularla bu düzeydeki rakiplerle kafa kafaya oynanır.
Göle maya çalınmış ama maalesef tutmamış.
Sadede gelecek olursak;
Yaşlı bedeniyle bacakları filenin üzerine zar zor kalkan Kula, vasat bir Türk oyuncudan hiçbir farkı olmayan Anastasia ile kenardan gelince maça küsmüşçesine silik ve isteksiz mücadele eden Milenkovic ne yazık ki sezonun kalan haftalarında da teknik ekibin kullanılmaya mecbur bırakıldığı oyuncular.
Hocanın yapacağı tek şey; ‘ne kadar ekmek, o kadar köfte’ mantığından hareket ederek performanslarıyla, katkıları sınırlı bu oyuncularını ‘hadi çocuklar, biraz daha gayret‘ modunda motive ederek kalan haftaları sağ salim tamamlayabilmek.
Takım daha en başından yanlış kurulduğu için, bugünleri yaşamak maalesef kaçınılmaz oldu.
Onun için;
Nilüfer Belediyesporlu kadınların Galatasaray önünde ‘biz hepimiz anca bu kadar ederiz, elimizden daha fazlası gelmiyor’ havasında oynayıp, yenilmelerini normal karşılamak gerekiyor.
Kümede kalmayı başarabilirlerse; seneye sil baştan yapıp, biraz daha fazla para harcayarak, bir tık yukarıda yabancılarla Nilüferspor’u yeniden Avrupa Kupalarına katılabilme mücadelesi verirken izlemem mümkün olabilir.
Bazı oyuncuları haksız yere eleştiriliyor,
Bunların başında da Nazlı Eda gelmekte.
İyi niyetiyle kapasitesi kadar oynamaya çalışıyor.
Dezavantajı bir pasör için kısa sayılabilecek boyu.
Bu maçta iyi top dağıtıp, arkadaşlarını yönlendirmeye çalıştı.
Yabancıları yetersiz kadronun, yerli katkısı da çok sınırlı kalmakta.
Bugünkü maçta gidip, gelen performansına karşın Melisa Bükmen dışında topu öldürebilecek potansiyelde bir başka oyuncu göremedim.
Backuppasör Selin Çalışkan biraz Vakıfbank‘ta oynayan ablası Sıla’ya çekebilseymiş (!); Nilüfer‘de bazı şeyler olumlu yönde değişebilirmiş.
Salt sırım gibi fizik yetmiyor; biraz da ‘pasör ruhlu’ olmak gerekiyor galiba;
Özetlersek;
Potansiyelleri sınırlı oyuncuların saha içinde yetersiz kalmaları; bugün puan cetvelinde hiç hak etmediği bir yerde yaşam mücadelesi vermeye zorunlu kalan Nilüferspor’un özeti gibidir.
Geçen yılın iki flaş yabancısı İsviçreli smaçörLaureKünzler’le, Fransız pasör çaprazı LucillaGicquel’i tutabilselerdi; an itibariyle Nilüfer Belediyespor için çok değişik şeyler konuşuyor olacaktık.
O günlerde yerel seçim sürecinin araya girmiş olması da; transferde yeteri kadar hamle yapılamamasının bir başka nedeniydi.
Bursalıların bu maça da yoğun ilgi vardı;
İçeri girerken salon kapılarının önünde kuyrukta bekleşen insanları görmek beni çok sevindirdi.
Şimdi;
Takımı ısınma sırasında toplu halde dışarı çıkartıp, kuyrukları gösterdikten sonra yeniden içeri almak; kalan maçlar için ekstra bir motivasyon olabilir!
Ben olsam düşünürdüm!.
Galatasaray iyi ve organize bir takım. Hollandalı pasörleri Britt Bongaerts kadronun orkestra şefi gibi. Parmak hassasiyeti iyi, smaçörlerini yönlendirişi ile A kalite bir oyuncu.
Gereği kadar kendini sıkmadan 19 sayılık katkı yapan Rumen devşirme Alexia Carutasu ise kadronun en önemli skor silahı.
Diğer oyuncularının kalitesiyle de Galatasaray DAİKİN puan cetvelindeki yerini hak ediyor.
Şimdi geliyorum önemli bir sorunumuza, daha doğusu kanamaya devam eden yaramıza;
Dünya kadın voleybolunun en iyi 4 ülkesinden birisi olan Türkiye’de kulüplerin başına İtalya’dan hoca getirmek fanzetiye dönüşmeye başladı.
Giovanni Guidetti ile Daniele Santarelli’nin başarılarından kaynaklı kredileri var anlarım da; Romanya liginde çalışmanın ötesine geçememiş Alberto Bigarelli ne alakadır hiç kafam basmadı!
Birbirinden değerli Türk hocalar boş gezsin, adı İtalyan diye getirdiğine bir çuval para öde.
Sanki çok zenginmişiz ve bir şeyleri fark ettiriyormuşlar gibi.
İş değil, hoş değil, bana sorarsanız boş ve yanlış da.
O zaman Galatasaraylılar için şöyle bitirelim;
Ataman Güneyligil’in kulakları çınlasın!
Engin Aksöz / Bursa / Voleybolun Adresi